>İnanmak güç; büyüdük. Tüm benliğimizle yetişkinler dünyasında varız. Her cümlemiz daha bir önemli, attığımız her adım daha bir riskli. Küçükken gökyüzüne bakar gibi baktığımız, özendiğimiz, hayalini kurduğumuz o “büyük” kişiyiz şimdi. Düşününce, ne kadar da hızlı gelişti her şey. Oysa tükettiğimiz tüm zamanlar yüzümüzde kalın çizgiler oluşturdu, ellerimiz daha bir sert tutuyor diğerini, bakışlarımız daha keskin bir başkasına ve ihtiyaçlarımız daha bir hayati.
Cam kenarında bir gün boyunca “elma şekeri” için ağladığım günü hatırladım da bugün, erişemediğim hayallerime oturup hiç ağlayamadığım aklıma geldi; şöyle salya sümük. Kendim olmayı istiyorum sadece, üretebileceğim bir iş ve sevdiklerim. Neden, çok mu zor?
Sıcak bir gündü, elma şekeri satan satıcı sokağımızdan bağırarak geçiyordu. Anneme söyledim, sokakta satılanlar sağlıklı değil diye almadı, sonra pastaneden alacağını söyledi. Sonra aldı da. Ama sonra, benim canım hiç elma şekeri istemedi.
Şimdi hayallerim, her geceme can katan hayallerim. Zamanla vazgeçtiğim hayallerim. Ya canım istemezse ve kabullenirsem streril, hazır hayalleri?