Archive for October, 2012

Güneş batarken

Posted: October 29, 2012 in Uncategorized

Çocukluğumun uzun yaz akşamları, babamın eve gelişini gözlemekle geçerdi. Bir kurtarıcı gibi gelişinde zamanın akışını değiştiren bir şeyler vardı. Belki bir yerlere gidilir, belki bize uzaklardan bir şeyler getirirdi. Çocuklukta, mahalle dışında her yer uzaktı.

Bisikletimin alınışının ilk haftası, üzerinden inmediğim için avuç içlerim su topladı. Haftalarca devam eden düşmeler, dizlerimi kan revan içinde bıraktı. Babamın her akşam yaklaşık kaçta geleceğini güneşin sokağın sonunda turunculaşması ile anlıyordum. Arabayı park ettiği alanda beklemeye koyuluyordum. Babam beni her akşam alışmış bir gülümseme ile karşılıyordu genelde. Ben hiçbir şey demeden, elini cebine atıp harçlığımı veriyordu. Dizlerim ve ellerimle ilgilenmediği için üzülsem de, bakkala koşup çok sevdiğim patlamış mısırlardan alıyordum. O zamanlar henüz evlere makinesi girmemiş, zaten evde yapılınca o tadı da vermiyordu. Bahçemizin sokağa açılan kapısında, kaldırımın kenarında mısırın zevkine varıyordum. Babam acımı dindiriyordu. Yıllar sonra fark ediyorum ki anlık acılarım babamın gün boyu yokluğu üzerineydi. Dizlerimin yarasını da abarttıkça abartıyordum. Avuç içlerim su içindeydi. Bütün hepsi akşamüstü harçlıklarımda birleşiyordu. Benim gün boyu kanattığım yaraların bedelini babam gün boyu çalışıp ödüyordu. Güneş batınca çalışılmıyor, güneş batınca soğuk oluyor, güneş batınca dizlerimi kanatamıyordum. İçten içe güneşin batışlarına sinir oluyordum sanki.

Advertisement