>yazıldığı gibi okunan bir dil gibi hayat diliyorum bu günlerde. yazıldığı gibi yaşanan hayat? nasıl? yazmak ile hayata geçirilen eylemler, duygular, düşünceler vs. yani önce söz değil yazı olmalı. yazı-eylem ve söz…sırası ile. elbette bunun da sorunları olabilir. ama tersi durum da sorunlu ise muhasebeye gerek yok. en azından tercih hakkımız olmalı öyle değil mi?
Archive for March, 2010
>Şu şairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
Bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?
Dinle bakalım, işitebilir misin
Türküsünü damların, bacaların
Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını
Yuvalarına?
Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
Kapıma gelecek çöpçülerle,
Deniz kenarına?
Şeytan diyor ki: “Aç pencereyi;
Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar.”
orhan veli
>ara sıra uğrasan,
>anlamak için önce anlatmak lazım. dantel gibi; emek vererek ve sabrederek. kendini, tüm kusurlarınla. kimsenin mükemmel olmadığını bilerek.
>
Binlerce, ama binlerce yıldır yaşıyorum
Bunu göklerden anlıyorum, kendimden anlıyorum biraz
İnsan, insan, insandan; ne iyi ne de kötü
Kolumu sallıyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruşturuyorum
Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum
Öldüklerimi sayıyorum, yeniden doğduklarımı
Anlıyorum, ama yepyeni anlıyorum bıktığımı
Evlerde, köşebaşlarında değişmek diyorlar buna
Değişmek
Biri mi öldü, bir mi sevindi, değişmek koyuyorlar adını
Bana kızıyorlar sonra, ansızın bana
Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapıyor yaşadıklarıma
Oysa ben düz insan, bazı insan, karanlık insan
Ve geçilmiyor ki benim
Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapılmışlığımdan.
Bilmezler, kızmıyorum, bunu onlardan anlıyorum biraz
Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan
Ya da bir başkaca şey: ben kendimi ayırıyorum
O yapayalnız olmaktaki kendimi
Böyleyken akıp gidiyorum bir nehir gerçeği gibi
Sanki ben upuzun bir hikaye
En okunmadık yerlerimle
Yok artık sıkılıyorum.
çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız; kendi anımsamak istemediğini bize anlatmak için hızını artırır; çünkü kendinden bıkmıştır; kendinden tiksinmektedir; belleğin küçük titrek alevini söndürmek istemektedir.
>nereye sıçrasam, hoplasam, zıplasam diye düşünüp durduğum döneme yine girdim. zihnim de aynı şekilde daldan dala atlamaya devam ediyor. ama garip şekilde huzurluyum. olduğum yerdeki memnuniyetin verdiği bir huzur bu. yoksa içimde kopan kıyametlerin, fırtınaların haddi hesabı yok.