>Öyle bir şey ki kurduğumuz ilişkiler, her ne kadar tanımlara sığdırmaya çalışsak da çoğu tanımsız kalmakta. Sosyalliğin ve toplumsal ilişkilerin içine doğan biz; okulda, işte, ya da herhangi bir ilişki biçiminde kendi olmaklığımız ve başkalarının kendi olmaklığı ve aynı anda beraber olmaklığınızın girifitliği içinde bir araya geliriz ve bir araya gelmekten vazçeriz yahut bir araya gelemeyiz. Kent yaşamının verdiği “profesyonelleşmiş gündelik yaşam pratikleri” becerisi sayesinde çoğunlukla bunu sorgulamıyor yahut sorgulamak istemiyor, yahut vakit bulamıyoruz. Bunda hız iblisinin etkisi büyük kuşkusuz.
O kadar çok kişi hayatımızdan gelip geçiyor ki, ve o kadar çok kişiyi hayatımıza sığdırmaya çalışıyoruz ki çoğunlukla zor durumda yahut mahçup kalıyoruz. Anlamamız gerekir ki zamanımız bu kadar çok şeyi kucaklayacak kadar genişlik vermiyor bize. Kendimize zor yetişirken sevdiklerimize yetişebilmemiz çok zor. Bir de bunun üzerine mecburiyet ilişkileri var ki; içine duygusallık kattığınızda işin içinden çıkamıyorsunuz. İş arkadaşınız gibi, her gün gördüğünüz çok sevdiğiniz ama her zaman görüşmek istemediğiniz…
Bir de beraber bir şeyler yapmaktan zevk aldığınız ama başka şeyler yapmak istemediğiniz birileri olabiliyor. Örneğin, beraber dans ettiğiniz, o an ondan zevk aldığınız ama fazla görüşmek istemediğiniz biri. Evet, kabul ediyorum kapitalizmin hayatımızı parçalara ayırdığını, zamanlar ile kişileri ayırdığını. Ancak, inanın dostlarım hiçbir zaman kimseyi incitmek gibi bir niyetim olmadı. Çoğumuzun da öyle olduğuna inanmıyorum.
Aslında sormak istediğim şu ki; birilerinin hayatına girmek ve çıkmak bu kadar kolay mı? yani birbirimizi tüketmek? Oysa birbirimizi yeniden üretmek en zevkli ve güzel olanı iken?
Elbette, hayatımıza girip çıkaramadıklarımız, hiçbir zaman çıkarmak istemediklerimiz vardır ve sayıları az da olsa baki olan onlardır. Ruh, alışkındır onlara, hatta aşıktır. Anlayış göstermez yokluklarına. Sabredemez, özler… Özeldirler çünkü. Farklı boyutlarda özeldirler bir de. Bazen en yakın arkadaşınız, dostunuz, sevgiliniz, kardeşiniz, anneniz, babanız, kuzeniniz, abiniz….
Ve bazen de hepsi bir den “si (ni)z”….
kimler geldi kimler geçti….