kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi
bir şeycik olmadı -deneyin lütfen-
aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
günaydın kayısıyı sallayan yele
kurtulan dirilen kişiye günaydın
g.a.
yorgun düştüm saçlarımdan çok uzayan düşlerimde
kestim sarı düşlerimi,
oldu mu şimdi?
kurtuldum dedim-bir şeycikler oldu
denemeyin lütfen
dalgası vurdukça bozkırın saçlarıma
kurudu ve sapsarı başak şimdi
upuzun tarlalarda
ve güneş şimdi üşüdüğü yerden çıkacak
-ya da öyle olsun sanıyorum!-
zerdali ağacı ıslak
köprüaltı çamurlu
gözlerimiz acılı, yaşlı.
kurtuluruz belki-bir şeyler olur
düşleyelim lütfen.
deli ve rüzgarlı.
haziran’11/ankara
Archive for June, 2011
bu dönem 2 proje 4 ders idare etmeye çalıştım. ocak- haziran raporum şu:
depresyon, zevk alamadan yapılan okumalar, vücudumda fazla 4 kilo
sonraaa koşan atlar, düşen atlar, bira, kahve, uçuk, kaçık….
yarım kalan 3 öykü, yayımlanması unutulan 1 şiir, kaybedilen ve bozulan birer usp,
hiç görüşülemeyen ve küsen dostlar…
alınıp okunamayan en az 10 roman, ananenin dedenin unutulan yüzü,
tüketilen 3 defter ve kullanılan-kaybedilen en az 10 kalem,
kitaplığımda ve yüreğimde biriken toz… alerji
————————————————————–
ocaktan bu yana 2000’e yakın mailleşmem var. aferin bana.
21 blog yazım, 200 ü geçen entryim var. yine aferin bana
koca 6 ayda iki yazı yayımlayabildim:
1- solfasol gazetesi ve isimsiz yayımlanan “ankara’nın kız çocukları” yazım.
2- phoenix yayın evinden çıkacak Tekel Eylemine Kenar Notları kitabında kısa bir yazım.yayımlanacak.
ayrıca iş güç olmadan kahveli müzikli sere serpe okuma-yazmanın keyfi paha biçilmez…
neyse ki köpüklü türk kahvesi yapmayı öğrendim. kendi kendime fal bakıyorum
(çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler)
içinden baktıydım karlıya ve karanlığa
gidişine başım dönerken
gelirken ve yine giderken
ben döndüm
sevişim düştü yere
dokundum, içinden eridim
aldım, kardan buldum bembeyaz onu
ölmek üzereyken
tuttum koynuma soktum. sıcak.
gördüm, içinden bir sestim.
karlı ve karanlık
ne beyaz ne de kara
duydum, içinden geçtim
bildim: bilmeyecektik.
haziran’11