Archive for May, 2009

>fırtına

Posted: May 28, 2009 in Uncategorized

>

“geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar..

>

İsmini uzun zamandır kalbimle zikredemediğim şehrimden özür ile başlıyorum söze. Unuttuğum her an(ı) için Kurtuluş’una fazladan bir adım sözü veriyorum. Dost hasbihali ile yürünen Kızılay hattını ne çabuk silivermişim not defterimden.
Ankara; hep cesaret verdin bana, gitmelere niyetlilere engel olmaya. Peki, neden gitmeler musallat oldu bir süredir başıma. Uzak sokakları, başka gökyüzünü düşler oldum yabancı bir dilde, kendime yaban(cı) özlemlerle. Karabasan gibi çöküyor geceleri zihnime; suyu bol, toprağı daha bir sevecen, akşamüstleri dingin şehirler. Utanmadan denizlerini hayal eder oldum bir de sevmek için onları. Ne yaptım, vaat edilen güzelliklere mi kandım ben de yoksa?
Var mı ki öyle bir yer Ankara’m? Senden daha yoldaş, senden daha samimi? Yok de, inandır beni! Bir ayrı(k) otu gibi yaşamaktan vazgeçip yırtayım düşlerimdeki tüm biletleri.
Kurtuluş’ta sahil yolunda anlatayım arkadaş özger’e dertlerimi. Kale’de eski yüzüne okuyayım dualarımı güneşin batışını izleyerek ve dönüşünü seveyim sadece tüm kentlerin.

mayıs/ankara
Advertisement

>unutuluş

Posted: May 25, 2009 in Uncategorized

>

öyle kalır devamı anıların,
şehrinde
bir kaldırım taşı gibi
ve eskimişliğin tozu üstünde,
öyle yağmura hasret
bir ağustos günü
kalır bir ses
yüksekliğinde hissin, belli
isterim yazılı olsun
tozu dumanı hissedeyim
öyle kısık değil
öyle sır gibi değil
tam da durduğun yerden
bağır mısralarını yüzüme
ve okunsun tenimde gidişin
öyle uzaklardan değil
gözlerimde unut beni…
mayıs/09

>geçer

Posted: May 24, 2009 in Uncategorized

>Izdırabın sonu yok sanma , bu alemde geçer ,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer , dem de geçer ,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer ,
Devr-i şadi de geçer , gussa-i matem de geçer ,
Gece gündüz yok olur , an-ı dem adem de geçer ,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi ,
Çağlıyan göz yaşı mı , yoksa ki hicran seli mi ?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi ?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’unun filimi ,
Ney susar , mey dökülür , gulgule-i Cem de geçer ,
İbret aldın , okudunsa şu yaman dünyadan ,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan .
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan ,
Önü yokdan , sonu boktan , bu kuru da’vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer .
Ne şeriat , ne tariykat , ne hakiykat , ne türe ,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre !
Ma’rifet mahkemesinde verilen hükme göre ,
Cennet iflas eder , efsane-i Adem de geçer .
Serseri Neyzen’in aşkınla kulak ver sözüne ,
Girmemiştir bu avalim , bu bedyi’ gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne ,
Hak olur pir-i mugan , sohbet-i hemdem de geçer.

neyzen tefik

— ne zaman dertlensem mektepte, şiiri hatırlayan Kaan’a teşekkürler..

>ses

Posted: May 16, 2009 in Uncategorized

>

yeri göğü inandır hadi

bu hüznün senden olmadığına

sor da söylesin kuşlar

pencerenin altındaki kedi

gölgesi düşmüş ağacın yaprağı

baharın çiçek tozları

burnuna gelen

içindeki yalnızlığını…

05/09. a.

>düşü ne biliyorum

Posted: May 16, 2009 in Uncategorized

>
Kimdi o kedi, zamanın
eşyayı örseleyen korkusunda
eğerek kuşları yemlerine,
bana ve suçlarıma dolanan?
Gök kaçınca üzerimizden ve
yıldız dengi çözüldüğünde
neydi yaklaşan
yanan yatağından aslanlar geçirmiş
ve gömütünün kapağı hep açık olana?
Yedi tül ardında yazgı uşağı,
görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o
ve bağlanmıştır körler
örümcek salyası kablolarla birbirine
sevişirken,
iskeletin sevincini aklın yangınına
döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla.
Yine de, zaman kedisi
pençesi ensemde, üzünç kemiğimden
çekerken beni kendi göğüne,
bir kahkaha bölüyor dokusunu
düşler marketinin,
uyanıyorum küstah sözcüklerle:
Ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!


Nilgün Marmara

>iş olsun diye

Posted: May 7, 2009 in Uncategorized

>

Bütün güzel kadınlar zannetiler ki
Aşk üzerine yazdığım her şiir
Kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim,
Onları iş olsun diye yazdığımı
Bilmenin…

orhan veli

>unutmak

Posted: May 6, 2009 in Uncategorized

>neleri unutmak istediğimi yazasım geldi;

bir kere 2009 tamamını unutmak; yaşanmış ve yaşanacak: şimdilik ocak, şubat, mart, nisan….

sonra kurduğum tüm kötü cümleleri unutmak….

girdiğim tüm çoktan seçmeli sınavları unutmak….

beceriksiz olduğum her anı unutmak

başarılarımla poh pohlandığım anları unutmak..

dokunamadığım yüzleri

tutamadığım sözleri unutmak….


(gece gece Latife Tekin; unutma bahçesini hatırrladım da…onu da unutsam iyi olacak!)

>leylaklar

Posted: May 2, 2009 in Uncategorized

>


yazılmaz bir şiir
mor leylaklara,
sakin sakin
ağlayan toprağa yahut
kırılmış dalına bir ağacın
seni düşünürken
içimden geçen ceylanlara
bir akarsuya ve rüzgara
soğuk kış gününe
ya da üzerindeki gömleğe

hepsi sana yazılır
oysa güzel kokar
sokakta satılan leylaklar..

“vicdanım ağrıyor güzele bakmaktan
gözleri deniz saçları güneş
miskin bir leylak, mayhoş bir bahar
ciğerime dolan”

6 mart 09 a.

>http://video.google.com/googleplayer.swf?docid=-8889806225497976558&hl=tr&fs=true