>
Ne çok hikayenin kokusu yayılır bu şehre haziranda.En çok da terk edişlerin sahnelendiği aydır ve eylülün şöhretine adaydır Ankara’da.Rüzgara verip kendini yollara düşmenin mevsimi baharın son ayında bir de bürokratik heyecanlara sahne dramlar çıkarır içerisinden; biraz lirik en çok da didaktiktir!
Temmuz’dan bakınca ise fazlasıyla absürd telaşlardır bunlar; seçilebilme ve yerleşebilme heyecanları.Rekabetin tavan hassasiyetini en güzel aşklara karıştırdığımız, yolumuzu şaşırdığımız ve kumrular sokakta yürümek varken elele bilumum dershane sokaklarında testler tarafından test edilen duygularımıza yenik düştüğümüz bir dönemdir en çok da; büyüğünden küçüğüne yenik gençliğimiz çoktan seçmeli haleti ruhiyelere..
Seçeneklere bile koyulmamış gerçeklikteki küçük dünyama kaçtığımda ise bir hengamedir bu ay bende..motoruma atlayıp o mekan senin bu zaman benim, bir tek rüzgarla dost hayalime yaklaştığımı zannetmeme sebep fotoğrafa gelince; gökyüzüne atılmış kepin yolculuğunda yanımdaki en dost yakınlığın seviyor-sevmiyor hikayesine inat en güzel hatırasıdır; minicik motor, rüyalarıma eş olmuş ve zamanı kum saatinde tutulmuş ve hazirana kayıt olmuş!
Hazirana dair olan hüznümü melalden koparıp geleceğe yazdıran dostlarıma hediyedir şimdi bendeki tüm baharlar..
güle güle kullanın..
Hazirana dair olan hüznümü melalden koparıp geleceğe yazdıran dostlarıma hediyedir şimdi bendeki tüm baharlar..
güle güle kullanın..