Archive for May, 2011

içimden geçenler

Posted: May 30, 2011 in Uncategorized

İçimden geçenleri içimden geldiğince söyleyemediğim zamanlarda kendime çok kızıyorum. Sanki her zaman yakınımdakiler bu içimden geçenleri açıkça söylemem gerektiği oyununda oynamak zorunda gibi.

Bir cevap verecek oluyorum; içimden geçenler en az dört cümleyken be kısaca “teşekkür ederim” diye geçiştiriyorum. Yahut “önemli değil” diyorum. Hayır, önemli. içimden geçenler çook önemli.

İçimden geçenlerin hoş olan yanları dinlenilebilirmiş gibi, ben de kendimi dinleyebiliyorum. Onlar da dinliyor. Oysa içimden geçenler; iç sıkıcı, bunaltıcı, içimden geçmeyecek kadar katı şeyler.

karanlık bastırdı, içimden çok şey geçiyor: ben sadece “olsun” diyebiliyorum. olsun…

http://fizy.com/#s/1aimnx

Advertisement

oturduğum koltuğa baktım; rengine, duruşuna, odadaki konumuna. kaç yıldır benim gibi buradaydı. oturdukça kendimi duydum, yıllardır oturduğumu, rengimi. rengim hayalimdi. koltuk turuncu bir örtüyle örtülüydü. benim hayalim gibi.

hayaller örtülebilir mi? bazen örtmek gerekebilir. eskidir belki görünmemesi gerekebilir. yahut anlaşılmasın diyedir. içimizden geçenler örtülebilir mi? içimizden geçtiyse dışımıza da geçmiştir. bir bakışla, duruşla, tepkiyle, sözle ya da susuşla.

bazen örtmek demek çok konuşmak bazen susmak demek. eskiyen hayallerim anlaşılmasın diye susuyorum. yazamıyorum ve konuşamıyorum. konuşurken ona bakıyorum, ağır ağır… ne diyecekse o. demediklerini de anlıyorum az çok. en çok demediklerine susuyorum. oysa birinin demesi gerek. biri örterken birinin üşümesi birinin terlemesi.. öyle mi ki?

turuncu koltuğumda oturuyorum yıllardır. onu örtüyorum, kendimi örtüyorum, aklımdan geçenleri örtüyorum. üşüyorum galiba.

meyil

Posted: May 28, 2011 in Uncategorized

durdurun ineceğim!

Posted: May 18, 2011 in Uncategorized

burası araf sonrasıdur. arafta çok bekledimdi.
şimdi burada duracağım dur…

dünya yuvarlakmış!..o dönüyor! durdur.
dönenlere bir şeyim yok diyeceğim; dur.
ben de döndüm zamanında…döndüm, durdum…
şimdi dönmeye mecalim yok. dur. (birhan keskin)





insana sarılmak, dünyaya sarılmak, sevdiğine sarılmak… ayrıntılara sarılmak….


ineceğim dur!


her şeyden kopmuşken ve buz gibiyken zaman
sen düşündün, düştün ve ben yıkadım yüzümü.
güverte: uzak bir yüz dokunacak
gözüm: güneşe bakamayan
uzak, soğuk ve yalnız.
sanki dolunay
biliyorum bırakmaz bizi ayrıntılar
bir feribotta bıraktım küskünlüğümü
ve yıkadım yüzümü 


mayıs’11



denizin çocukları

Posted: May 11, 2011 in Uncategorized

“arayan sularda arasın beni
sularda arasın bundan böyle
yorgun bir eriyik gibi suların engin kalbinde.” edip c.


suyun koruduğu çocuklar var bence, onun azizliğinden ve saflığından bir kuple kalmış damarlarında. su, vücudumuzda dolaşır, beynimizden buharlaşır. bu nedenle suyun zihne değil hisse etkisi vardır. buharlaşmadan, sıvı olarak dolaştığı tenimizde.

suyun insanları hisseder, naiftir ve bunun verdiği huzurla yaşar giderler. güzel insanlardır vesselam.

ne zaman bu bozkırdan uzaklaşsam, deniz beni çarpar ve içimde çarpışan gerginlikleri alır götürür.

eski bir inanış vardır, bilmem duydunuz mu? su geçmek büyü bozar ve sıkıntı giderir. eskiler bu nedenle gezilerini suya ulaşmak ve geçmekle motive ederler.

kısa bir su gezintisindeydim, su güzel insanlar getirdi bana. minnetarım.

geçse de yolumuz denizlerden, bozkıra çıkıyor sokaklar