oradan oraya savrulurken mekan üzerine çalışmanın, bir şeyler yazmanın telaşı içerisindeyim. Üstelik “bilimsel” anlamda mekanı terk ederken…
kararsız biri olarak; çalışacağı alana karar veremeyen kararsız “bilim insanı” olma yolunda ikinci adımımı atmış bulunmaktayım. bundan sonrası, işte bundan sonrası sıkıntı…eğer beceremezsem “üçüncü adım” bambaşka bir mecraya yol alacak… planlar yapıldı yine yani! bakalım hedefe ne kadar yaklaşacağız… hani hedefin yüzde onunu tutturmak başarıymış ya…
yine de yeni bir şeyler yapıyor olmanın heyecanı var.. ah şu heyecanlarım! kaybettiklerimi bulma yolunda seyyahlığım gibi…olmayanı var etme, olanı yok etme gerginliğim….
dedim ya yoldayız, hep “belki” diye mevlayı bulma faslında birilerine şans veriyor, birilerinden şans dileniyoruz işte.. esas heyecanı sırlarda kağıtlara gömüp, rasyonelliği zorluyoruz çoğu zaman.. ya tutarsa dediği gibi hocanın!
ama yok rasyonellik bize göre değil be şairim… illa şiir, illa şiir!
tutmuyor ya neyse; yüreğimiz git dedi. rasyonel olanı değil yine en zor olanları zorlamaya başladı bile… oysa biliyorum ki, gücüm yetmez olmayacak olana.. olsun, denedin yenildin… dene yenil.. backett’a selamla..
coğrafya dedik, manifesto dedik dallanıp budaklandı.
biz de manifestomuzun coğrafyasını şimdilik sanal belledik.
sıkıldım..
n. bu arada küresel olarak gerçekten ısınmışız, bu ne eylül, bu ne sonbahar, bu ne güneş?!