>sevgili badem ağacı,
kendimi bildim bileli arkadaşlık ettin bana, mevsimsiz uzun bir sessizlikle. Yazmayı keşfimden beri anlayan anlamayan herkese yazdım. Bilirsin insanlar; konuşurlar, yazarlar, gülerler, ağlarlar, kızarlar.. Yani anlarsın tepkilerini, cevabı duymak istediğin gibi olmasa da bir şekilde ulaşır sana. Şimdi anlıyorum ki sana yazmak daha akıllıca; en güzel tepkin çiçeklerin, meyvelerin, yaprakların belki de dduruşun rüzgara karşı. Bir fırtınalık gücün var belki lakin öyle kök salmışcasına bakıyorsun ki gözyüzüne, rüzgar hiç yokmuş zannediyor kendini bilmez fırtına. Ama yalnız sen biliyorsun güçsülüğünü, aman belli etme ne olur ne olmaz.
Dedim ya şimdiye kadar yazdığım nice mektuplar, nice mısralar sadece sıkıntı verdi bana. Oysa şimdi bilemezsin nasıl bir rahatlama; bahardaki yeni açan çiçeğinin ferahlığında. İçimdeki tüm sıkıntıları bir rüzgara teslim edercesine ve kopan fırtınaları gökyüzüne şikayet edercesine. Evet badem ağacı, umarım sendeki yaprak dökümünün hüznü biraz olsun geçmiştir. Biliyorum kolay kolay geçmez bu acı, dilekolay her mevsim yeniden, yeniye başlarcasına ve yeni umutları dağıtırcasına. Sonra soğuk bir rüzgar; Yine aldandın! Daha marttayız oysa. Soğuk, buz yollar. Güneş yok mu güneş, hep bu aylarda gösterir ışığını ve gözkırpar sana. Aylarca beklediğin o ışık bir an olsun gözlerinin parıltısını arttırınca, koyuveriyorsun kendini. Bilirim, çok iyi bilirim badem ağacı. Yok, hayır! kesinlikle suçlamıyorum seni.
Şimdi diyorsun ki bana; sen eylüle teşne yine kandın gidecek ışığa. Çok ısıtıyordu be bağdem ağacı, ama gidecekti. Biliyordum yaz sonuydu; sonbahar geliyordu. Ama bu sıcaklık, yani doğa ile ilk temasım umut veriyordu, içimi ısıtıyordu. Ve ben yanılmıyordum, yaz günü baharı yaşıyordum. İnanmak istiyorum badem ağacı; işte bir tek sana yazıyorum artık, açan çiçekler yalan mıydı? Bu bahar mıydı?
sevgiyle kal.
0